Erhan Coral’ın ikinci kişisel sergisi “Metropol Kayıtları: Kentsel Mimariyi ve İnsanlığı Yakalamak” 25 Şubat'a kadar Galeri 77’de ziyaretçilerle buluşuyor. “Metropol Kayıtları”, mimari ve insan hikâyelerinin iç içe geçtiği, izleyiciyi kentsel peyzajın kalbine taşıyan bir fotoğraf sergisi. Bu seçkide yer alan çalışmalar salt görselliğin ötesine geçiyor; modern şehirlerin hikâyelerini şehircilik, mimari harikalar ve bu mekânları evi olarak gören bireylerin gözünden anlatıyor.
Bu sergideki her fotoğraf kent yaşamı kayıtlarından bir bölüm. “Metropol Kayıtları” sergisiyle çağdaş mekânların şık çizgilerinden tarihi binaların köklü cephelerine kadar kentsel dünyamızı şekillendiren mimari tarzların farklı coğrafyalardaki evrimlerine tanıklık edeceksiniz. Bu mimari diyalogların ortasındaki sergi, odağını aynı zamanda bu mekânları canlandıran insanlara da çeviriyor. İnsanlığın çevre ile olan etkileşimi; yalnızlık, mutluluk, inanç, korku gibi ortak duyguların aktarıldığı kadrajlarda karşımıza çıkıyor. Fotoğraftaki bireyleri mekâna yerleştirmektense doğal ve samimi bir halde, sadece şehrin içerisindeki var olan halleriyle yansıtıyor. İnsanın içinde yaşadığı çevre ile ilişkisi; modern yapıların büyüklüğü, heybetli etkisi ve soğukluğu ile insanın naifliği ve sıcaklığı arasındaki zıtlık üzerinden inceleniyor.
Erhan Coral’ın büyük metropollerdeki sosyal yoğunluk ile bireylerin bu yoğunluk içinde hissettikleri yalnızlık duygusu arasındaki tezatı ele alan bir önceki kişisel sergisi “Şehirde Bir Başına”nın devamı niteliğindeki bu yeni seçkide, sanatçı bu sefer insan ve şehir ilişkisinin bir alt detayı insan ve mekân ilişkisini merceğine oturtuyor. Sergideki fotoğraflar İstanbul, Londra, New York ve Boston gibi metropol ve megapoller üzerinden insanların oluşturduğu mekânsal kimlikleri incelerken; St.Paul Katedrali, Tate Modern, Atatürk Kültür Merkezi gibi kültürel ve tarihsel mekânları içeren detaylar, insanlığın inşa ettiği yapılar ile yüz yıllar içerisinde karmaşıklaşmış ilişkilerinin evrimi üzerine düşündürüyor. İnsanların mekânla olan ilişkisi, onların çevrelerini keşfetme, değiştirme ve uyarlama yeteneklerini yansıtmanın yanı sıra metropollerin yarattığı kentsel yalnızlık ve izolasyonu, Edward Hopper’ın eserlerinin uyandırdığı bir duygu durumu ile gözler önüne seriyor.
“İnsanlar merdivenleri çıkarken, bir mekândan diğerine geçerken, bu durum bir süreç içinde olduklarını ve gelişim kaydetmeye çalıştıklarını ifade ediyor. Aynı zamanda, merdivenler bir engeli aşma veya zorlu bir yolculuğun parçası olarak da görülebiliyor.”
Erhan Coral’ın fotoğraflarında özellikle dikkat çeken merdivenler, geçitler ve köprüler bir kişinin hayatındaki farklı aşamaları, zorlukları aşmayı, başarıları kutlamayı veya bir hedefe ulaşmak için atılan adımları temsil ediyor. Bizlere bir yolculuğu anımsatan bu merdivenler, sanatçının kadrajındaki kişilerin, hikâyelerinin veya deneyimlerinin kademeli bir şekilde gelişen süreçleri üzerine mercek tutuyor.
“Metropol Kayıtları” ziyaretçileri mimari yaratıcılık ile metropoldeki insan yaşamının kesişimini keşfetmeye davet ediyor. Tasarım ve duygunun bu büyüleyici birleşimine adım atın ve kentsel dünyamızın tuğlaları ve patikaları içinde yatan hikâyeleri ortaya çıkarın.